Akıllarda Mafya filmleri ile yer eden Sicilya, yemekleri, şarapları, tarihi, kültürü ile bir cennet. Araplar, Normanlar, Yunanlar, İtalyanlar gibi pek çok kültürün izlerini taşıyan Sicilya adasında hem yapacak hem görecek çok şey var.
Leuven: Tarih ve Bira
Leuven tabi ki bir Belçika seyahatinde akla gelecek ilk şehirlerden değil. Çevredeki diğer büyük ve renkli şehirlerin yanında biraz gölgede kalan Belçika’nın Flaman bölgesinin bu tarihi üniversite kenti, yine de zengin bira kültürü, avrupanın en kaliteli biralarını üreten manastırları, dünyada en fazla bira çeşidi bulunduran birahaneye ev sahipliği yapmak gibi ilginç özelliklere sahip.
Antwerp: Elmasın ve Flaman Ülkesinin Başkenti
Antwerp kenti bir zamanlar dünyanın en büyük ticaret limanı imiş. Günümüzde Belçika’nın Flamanca konuşulan bölgesinin başkenti ve Belçika’nın ikinci büyük kenti olan Antwerp, sadece Belçika’da değil tüm Benelux bölgesinde iş hayatı, siyaset, moda, tasarım, kültür, sanat ve gastronomi denince akla ilk gelen yerlerden.
Baltimore: “Charm City”
Adı hep ayaklanmalar ve polisiye olaylarla duyulan Baltimore bu yönüyle ilginç ve kötü bir şöhrete sahip olsa da Amerika Birleşik Devletlerinin en tarihi liman kentlerinden biri. ABD milli marşı Star Spangled Banner’in yazıldığı kent Amerikan edebiyatının ünlü ismi Edgar Allan Poe’nun memleketi. ABD’nin kültürel olarak farklı Kuzey ve Güney eyaletlerinin coğrafi ve kültürel olarak kesişim noktasında bulunan kentte görecek ve yapacak pek çok şey var.
Washington D.C: Bir Başkentten Çok Daha Fazlası
Washington D.C Beyaz Saray’dan Pentagon’a Amerika denince ilk akla gelen birçok şeyin bulunduğu bir yer. Amerikan başkanından senatörlere her eyaletten siyasetçilerin ve dünyanın her yerinden diplomatların doldurduğu Washington D.C’yi sıkıcı bir bürokrat şehri sanan fena yanılır. Sakinlerinin kısaca D.C dediği şehrin tarih, kültür, eğlence, yeme ve içme gibi farklı yönleriyle sunduğu şeyler o kadar çok renkli ve fazla ki burada günlerce değil haftalarca ve hatta aylarca farklı şeyler yaparak ve görerek hiç sıkılmadan vakit geçirmek gayet mümkün.
Düsseldorf: Düssel’in Üzerindeki Köy
Adı her ne kadar Düssel Nehri üzerindeki köy anlamına gelse de Düsseldorf, Almanya’nın nüfus olarak en kalabalık eyaleti ve en büyük sanayi bölgesi olan Kuzey Ren Vestfalya eyaletinin başkenti ve en büyük ikinci şehri. Bölgenin en büyük kenti olan Köln ile futboldan biraya kadar her konuda tatlı bir rekabet halinde olan Düsseldorf tarihi, her ülkenin mutfağını bulabileceğiniz restoranları ve kendine has bira kültürü ile keyifli ve güzel bir şehir.
Karadağ: Herceg-Novi, Kotor ve Perast
Karadağ birkaç yıl öncesine kadar Güney Adriyatik’in en sakin ve el değmemiş sahillerine sahipti. Sırbistan’dan ayrılıp bağımsız bir ülke olmasından sonra hızla keşfedilen ve turizm patlaması yaşayan Karadağ’ın küçük sahil kentleri hala komşu ülkelerdeki pek çok kente göre nispeten sakin ve güzel. Novi-Herceg (veya Türkçe adıyla Yeni Hersek) ve Kotor ülkenin Güney Batısında bulunan birbirinden güzel iki küçük şehir.
Dubrovnik: Hırvatistan’ın Güney Köşesi
Dubrovnik, İtalya’dan Karadağ’a kadar Adriyatik boyunca ip gibi uzanan Hırvatistan kıyılarının en güney ucundaki şehir. Bölgede açık farkla en çok ziyaretçi alan yer olan Dubrovnik, güzel ve karakterli bir tarihi kent merkezine sahip. Dubrovnik’in çevresi de birbirinden güzel adalar, plajlar ve köylerle dolu. Dubrovnik benzer güzellikte ama daha sakin olan Karadağ kıyılarına ve Bosna-Hersek’in Mostar gibi güzel kentlerine de oldukça yakın.
Münih: Buğday Biraları Diyarı
Oktoberfest gibi festivalleri ile bilinen Münih Bavyera eyaletinin başkenti ve en büyük şehri. Bavyera bölgesi, tarihi, kültürü, siyaseti ve mutfağı ile neredeyse Almanya’dan farklı bir ülke sayılabilir. Amerika ve Avrupa’da Almanya denince akıllara ilk gelen kısa deri pantolonlu, koca bira bardaklı, tüylü şapkalı Alman imajı Almanya’nın büyük çoğu ile alakası olmayan ve daha çok Münih’i temsil eden bir imaj. Bu durumda Münih için Almanya’nın dünyadaki imajını yaratan şehir de denebilir.
Atina: Akdeniz’in Keyif Başkenti
Sıcak, canlı ve hareketli kentleri sevenlerin Atina’yı sevmemesi mümkün değil. Atina diğer bazı Avrupa kentleri gibi dış güzelliği ile değil, enerjisi, hayattan keyif almayı bilen insanları ve mükemmel yeme içme imkanları ile etkileyici olan kentlerden. Biz de Atina seyahatimizi yazarken hakkında çokça bilgi ve rehber bulabilecek anıt ve tarihi eserleri kısa geçip, şehirde dolaşırken hoşumuza giden mahalleleri ve mekanlara daha fazla yer verelim dedik.