En yakın Yunan adası Rodos’a neredeyse 200 km, Antalya Kaş kıyılarınaysa sadece 2 km uzaklıktaki Meis (Yunanca=Kastelorizo), Yunanistan’ın en doğudaki toprağı. Ada Yunanistan’dan o kadar kopuk ve uzak ki, bu uzaklık ve unutulmuşluk Salvatores’in 1991 yılında çektiği ve adayı bir nebze olsun meşhur eden Meditterraneo filminde de tiye alınmış. Toplam 400 kişinin yaşadığı adada sadece bir köy var. Hareketli bir seyahat bekleyenler için çok da yapacak birşeyin olmadığı ada, sakin birkaç gün geçirip dinlenmek isteyenler için ise biçilmiş kaftan.
Kastelorizo yani Meis adasıyla ilgili diğer bir ilginç bilgi adanın 1940’lara kadar İtalyan toprağı olması. Yani 1947 yılında Yunanistan’a bağlanmasaymış Türkiye ve İtalya neredeyse 2 kilometrelik bir mesafe ile komşu olacakmış.
Yüzyıl başlarına kadar 15.000 kişinin yaşadığı küçük ama canlı bir ada olan Meis, limanın önemini kaybetmesi ve kentin yangın ve bombardımanlar ile yokolması ile nüfusunun çoğunu Avustralya’ya göç vermiş. Bugün Avustralya’da Meis adasında yaşayanlardan çok daha fazla Meisli yaşıyor. Avustralya’daki Meislilerin bir kısmı Meis’e dönüp birkaç yıldır adayı bir nebze canlandıran kafe, otel vs gibi işyerleri kurmuşlar. Bundan çok daha fazla sayıda Meisli Avustralya gurbetçisi ise yazları tatil amacıyla adaya geliyor. Meis sokaklarında özellikle yaz aylarında bolca Avustralya aksanlı İngilizce duyulabilir.
Meis, Yunanistan’ın nüfus açısından en küçük adalarından biri. Bütün ada sahil boyunca uzanan kafe ve restoranların olduğu bir cadde ve içeriye doğru uzanan birkaç sokak ve birkaç sıra evden oluşuyor. Sadece bir köyün olduğu adada bir de minik havaalanı var.
Sahil boyunca uzanan caddenin doğu ucunda Osmanlılardan kalan ve bugün müze olarak kullanılan tarihi Cami var. Caminin hemen yanında güzel deniz manzarası izlenebilecek bir kafe var. Caminin hemen arkasındaki merdivenlerden biraz dik bir yokuşu çıkınca adanın genellikle kapalı olan müzesine ulaşılabilir. Biz gittiğimizde de kapalıydı.
Uzun yıllar sapa ve unutulmuş olan Meis adasını biraz olsun tanıtan Meditteranneo (1991) filmi çekildiği yıl en iyi yabancı film oscarını almış. Film İkinci Dünya Savaşında adada unutulan bir grup İtalyan askerinin hikayesini anlatıyor. Meis’te filmin çekildiği yerler gezilebilir.
Meis’te bildiğimiz anlamda kum veya çakıl bir plaj yok ama buna takılmazsanız deniz temiz ve her yerden denize girilebilir. Karşı komşu Kaş limanının aksine insan kalabalığı daha az olduğu için kocaman Caretta Caretta kamplumbağaları sürekli adanın sahilini ve limanını ziyaret ediyor. Yani bir gözünüz denizde olursa her an bir tanesiyle göz göze gelebilirsiniz.
Epi topu birkaç restoran ve birkaç kafesi olan bu küçücük adanın tüm geliri turizm. Turizm geliri ise bu sapa adaya azmedip gelen az sayıda avrupalı turistten değil, çoğu zaten buralı olan Avustralyalı turistlerden ve çoğu günübirlikçi olan Türk ziyaretçilerden geliyor. Bu nedenle Meis esnafı ve mekan sahipleri iş modellerini adaya günübirlik gelip dönen Türk ziyaretçileri mümkün mertebe memnun etmek üzerine kurmuş.
Kaş’a giden son feribotun kalktığı 11’e kadar adanın yeme içme mekanlarında müzik dahil herşey Türkiyeli turistlerin zevkine göre ayarlanıyor. Sonrasında ise güzel bir hava ve şanslı gününüzdeyseniz ada sakinlerinin neredeyse sabaha kadar sürebilen kendi sazlı sözlü eğlencelerine denk gelebilirsiniz.
Yeme İçme
Meis kadar küçük bir adada yeme içme açısından seçenek ve çeşit çok fazla olmasa da restoran ve tavernaların kalitesi fena sayılmaz. Deniz ürünleri ve otlu mezelerin kalitesi ve lezzeti Kaş ortalamasının üzerindeyken, fiyatlar malesef Türkiye’ye olan yakınlık nedeniyle diğer Yunan adalarına göre biraz daha pahalı ve Kaş fiyatlarına göre ayar çekilmiş durumda. Ne var ki adanın turizmden başka gelir kaynağı olmadığını düşününce bu da gayet anlaşılır bir durum.
Meis çok küçük olduğu için zaten epi topu sahil kenarına sıralanmış 8-10 restoran ve birkaç tane de kafe ve bar var. Adaya iki üç günlüğüne giderseniz bunlardan çoğuna oturmuş veya en geçerken birşeyler atıştırmış olacaksınız.
Alexandra’s
Tavsiye üzerine gittiğimiz bir mekan. Limana daha yakın olan restoranlara göre biraz daha sakin. Yine de rezervasyonsuz masa bulmak epey zor. Ahtapot ızgara, Meis’e özgü minik karidesler, deniz ürünlü risotto gibi yemekleri gayet lezzetliydi. Uzo yerine değişik tatlar isterseniz tsipouro, retsina gibi Yunanistan’a has güzel ve değişik içkiler de var.
Lazarakis
Burası Meis’teki restoranlar arasında en eski en popüler olanlardan biri. Birçok arkadaşımızın burada yediğini bildiğimiz halde gittiğimiz akşam mekanı biraz kalabalık bulup pas geçtik.
Zorba
Sahildeki mekanlar arasında Çarşamba ve Cuma geceleri sazlı, sözlü, buzukili, Yunan tipi taverna eğlencesi yapan tek mekan. Eğlence Yunan usülü ama müşterileri genellikle Türkler ve 11’de Kaş’a giden feribot kalkana kadar genellikle Türkçe şarkılar çalıp oyunlar oynanıyor. Türk turistler gittikten sonra gece 12 gibi ise canlı müzik, ve izlerken ağzımızın açık kaldığı muhteşem figürler ile Yunanlıların pisti devraldığı gerçek Taverna eğlencesi başlıyor.
Little Paris
Diğer mekanlardan biraz uzakta ve tenha olan bu mekanın sahipleri bir otel pansiyon da işletiyorlar. Mekanın mütevazi bir lokantası da var. Özellikle gece geç saatlerde bağlamasını veya buzukisini kapıp masalara oturan adalı gençlerin sazlı sözlü meclis kurmayı sevdiği mekanlardan.
Kahvaltı: Radio Café
Meis’te kahvaltı yapılabilecek en güzel yer. Omletleri ve sandviçleri güzel. Mekanın sahibesi buraya vaktinde turist olarak gelip ada sakinlerinden biri ile evlenen bir Hollandalı.
Daha hızlı kahvaltı yapmak isteyenler Kavos ve Meltemi gibi kafelere de uğrayabilirler. Poğaçalar, börekler, tostlar zaten tanıdık gelecektir. Tüm bu mekanlarda bizim favorimiz ise laz böreğini andıran içi krema dolu tatlı börek oldu.
Yolculukta 