İrlanda – Dublin

James Joyce, Bernard Shaw ve Oscar Wilde gibi edebiyatçıları ve tarihi pub’ları ile ünlü Dublin’in havası öyle değişken ki Dublin’liler “yarın hava nasıl olacak” sorusuna bile “bekleyip görmek lazım” diye cevap veriyorlar. Hep güneşli havada seyahat edemeyeceğimize göre, havayı pek de fazla dert etmeyip Avrupa’nın köklü tarihi ve edebiyat geleneği yanında en güzel pub’larına ve en keyifli gece hayatına sahip şehirlerinden olan Dublin’i ziyaret etmekte fayda var.

IMG_4555

Okumaya devam et

Litvanya – Vilnius ve Trakai

Litvanya’nın 1400’lü yılların başında yüzölçümü olarak Avrupa’nın en büyük ülkesi olduğunu öğrenmek oldukça şaşırtıcı olabilir. İlerleyen yıllarda gücünü ve önemini kaybeden Litvanya bugün Baltık Denizi kıyısında Polonya ve Letonya arasına sıkışmış küçük bir Baltık cumhuriyeti. Uzun ve soğuk kışların yaşandığı Litvanya’nın başkenti Vilnius bir zamanlar Avrupa’nın en kozmopolit ve çok kültürlü şehirlerinden biriymiş. Bugün eski şaşalı günlerine göre daha mütevazi ve küçük bir şehir olsa da Vilnius kuzey ülkelerini sevenlerin güzel vakit geçirebileceği farklı kültürlerin etkilerini taşıyan ama yine de karakterli bir şehir.

vlnasmt

Okumaya devam et

Slovenya – Ljubljana

Slovenya coğrafi konumu ve kültürü sayesinde Balkanlar, Akdeniz ve Orta Avrupa’nın etkilerini hissedebileceğiniz bir ülke. Slovenya’nın başkenti olan ve adını yazarken hala zorlandığımız Ljubljana biraz İtalyan biraz Alman biraz da Balkan şehirlerini andıran ufak ve sevimli bir şehir. Yalnız şu var ki bu küçük şehir nüfusuna göre hem tarih, hem yeme içme hem de kültür sanat anlamında görecek ve yapacak çok fazla şey sunuyor. Yolu Balkanların batısına düşenlere mutlaka birkaç günlüğüne Ljubljana’ya uğrayıp keyfini çıkarmalarını tavsiye ederiz.

Okumaya devam et

Polonya – Krakow

Krakow uzun zamandır gidilecek yerler listemizin başlarındaydı. Ama ucuz ve sık uçuşlar sayesinde gitmenin pek çok yere göre kolay olması bu seyahatimizi sürekli ileriye attı. Sonunda Polonya için rekor sıcakların yaşandığı bir Nisan sonu birkaç günlüğüne Krakow’a gittik. Leh İmparatorluğunun Varşova’dan önceki başkenti olan, zengin bir tarih ve kültüre sahip, Schindler’in Listesi gibi filmlerin geçtiği mekan olan bu şehri çok sevdik. Krakow sadece tarih ve kültürü ile değil, insanları, gece hayatı ve yeme içme imkanları ile de çok keyifli bir şehir. Üç günlük seyahatimizde buraya doyamadığımızı hissettik ve ilk fırsatta tekrar gelmeye karar verdik.

Okumaya devam et

Belçika – Liège

Liege, bizce Belçika’nın ve hatta Avrupa’nın en kıymeti bilinmemiş kentlerinden biri.  Bir de hemen tüm şehirlerini gördüğümüz Belçika’daki açık ara en favori kentimiz. İşin tuhafı çoğu Belçikalı Liege deyince şöyle bir yüzlerini buruşturur, bir de Liege’i ne kadar sevdiğinizi söyleyince sanki uzaydan geliyormuşsunuz gibi bakarlar. Brüksel ve Antwerp gibi bölgelerinin başkenti olan büyük şehirlerin, ya da Brugge tarzı pitoresk evler ve kanallarla süslü küçük ve turistik Belçika şehirlerin yanında Liege genel geçer olarak fakir, pis, kalabalık ve kaotik bulunur. Bize göre ise Liege halkı ve yaşam kültürü açısından Kuzey Avrupa’daki en güneyli şehir. Hatta yüzlerce kilometre güneyinde bulunan pek çok Fransız kentine göre bile daha güneyli özellikleri var. Bunda ise etnik çeşitliliği, şehri uzun yıllardır mesken tutmuş İtalyan ve Portekizli göçmenler, üniversitesi, Ardenne dağları ile kaplı konumu, inişli çıkışlı dar sokakları, festivalleri ve diğer bir çok şeyin etkisi var. Üstüne üstlük Hollanda ve Almanya’dan sadece yarım saatlik bir yolculukla sanki Akdenize inmiş etkisi yaratması buraya gelmeyi daha keyifli hale getiriyor.

Okumaya devam et

Malta – Mdina, Rabat, Cottonera, Sliema

Mdina ve Rabat

Malta’nın eski başkenti olan Mdina’nın adı bildiğimiz Arapça Medine (şehir) kelimesinden geliyor. Maltaca da zaten Avrupa’da halen bir ülkenin resmi dili olan tek semitik dil; yani Arapça ve İbranice ile aynı dil ailesinden. Surlarla çevrili olan Mdina Arap saldırılarına karşı koymak için korunaklı bir bölgeye kurulmuş. Bugün çok az kişinin yaşadığı ve sadece tarihi binaların bulunduğu bu eski kent Silent City olarak da biliniyor.

Okumaya devam et